Cemalettin Olgun 2
colgun@gmail.com
İMRANLI'NIN ARZU HALİ
25/02/2020 “1946 doğumluyum, ilköğrenimimi İmranlı’da bitirdim, 18’ inde askere gittim, 20’ sinde geldim. İki sene boş gezdim, 22’ sinde Sivas Cumhuriyet Savcılığında göreve başladım, daktiloyu elime aldım, alış o alış bir daha bırakamadım” Memleketimizin her tarafı maşallah güzelliklerle dolu. Nereye gitseniz mutlaka karşınıza doğduğu yerin cefasını çeken birazda sefasını süren insanları görürsünüz. Gurbet elde en fazla özlenen İlçelerden İmranlı’da sokakları dolaşırsanız, kahvelere giderseniz İmranlı çeşmesi etrafında bir masada çay içerseniz bu insanlarla karşılaşırsınız. Dava takipçisi Zühtü Bey’de böyle güzel kalpli insanlardan birisi. İmranlı’ya giriş yapıp Kızılırmak köprüsünü geçmeden Belediye Başkanlığının karşısında yıllara meydan okuyan tek katlı, dıştan yorgun argın görünse de asaletini bozmayan bir dükkânda işini yapıyor. İmranlı’ya her gidişimde bu binanın önünden geçer, içerden gelen daktilo seslerini dinler, çatık kaşlı, şimşek gibi bakan, kaşları adeta insana ateş eden, yüzünde hiç gülücük görmediğim bu adama bakar gülümser geçerdim. Kendisiyle hiç tanışıklığım olmamıştı, bu yaz İmranlı’ya gidince bürosuna gittim yine fişek gibi baktı, selam verdim, aldı, “buyurun, “arzu haliniz nedir ”dedi. Hasbihal edelim dedim “hele bir otur” dedi, çayını içtim. İçimiz ferahladı. Meğer o edalar, o fişek gibi bakışlar altında ipek yumağı gibi bir kalbi varmış. Hep o soracak değil ya birde biz soralım. Zühtü Bey, ahvaliniz nedir, bize anlatın. Unutmadan söyleyeyim, belki yazının sonunda yer kalmaz, yolunuz İmranlı’ya düşerse “arzu hal” iniz olmasa bile o bakışlara aldanmayın bir uğrayın, selam verin bir çayını kahvesini için. İMRANLI’DA 4 EZİZ VAR “1946 doğumluyum, ilköğrenimimi İmranlı’da bitirdim, 18’ inde askere gittim, 20’ sinde geldim. İki sene boş gezdim, 22’ sinde Sivas Cumhuriyet Savcılığında göreve başladım, daktiloyu elime aldım, alış o alış bir daha bırakamadım. 30 yıl Adliyelerde görev yaptım, 1994 yılında emekli oldum.1996 yılında Dursun Yurttaş Bey ile burayı açtık vatandaşlara hizmet ediyoruz. Avukatlık kanununda yerimiz var, ruhsatımız var, resmi olarak bu işleri yapıyoruz. 93 Harbinde (1293/ 1877) Murat Oğullarından olan dedem Aziz Erzurum’dan göçle önce Suşehri’ne daha sonar İmranlı’ya gelmiş. İmranlı’ya sonradan geldiği için Göç Eziz demişler. İmranlı’da bunlardan 4 tane var. Yiğit namıyla anılır. Hepsine saygımız sevgimiz sosuzdur. İmranlı’da dört Eziz Dördü de birbirinden Aziz Biri Kara, biri Merali Eziz Biri Çil, dedem ise Göç Eziz Dedem nalbanttı, çok güzel öküz çakardı, kimseyi boş çevirmezdi. Eskiden her evde bir çift öküz olurdu, yorulmak nedir bilmezdi. Allah rahmet eylesin. Atalarımız bin bir zorlukla oralardan gelmişler, İmranlı’yı yurt edinmişler. Bu yüzden bir yanımız hep soğuk duruyor. O yıllar bir daha gelmesin. Erzincan’a vardım ne güzel bağlar Erzurum’a gittim görünmez dağlar Elleri koynunda bir güzel ağlar Ölem ölem de ben ölem.
Efendi, İmranlı’da yaşamak çok güzel, seviyorum, buradan ekmek yiyorum, memleketimin aşığıyım. Yalnız çok göç var, kışın ıssız kalıyor, yazın gelenler buraları şenlendiriyor. İkisi kız biri erkek 3 evladım var. Hepsini de istediklerine verdim, çok mutlular. Herkes kendi evinde yaşıyor, bende eşimle evimdeyim. Daktilo benim hayatım. Bilgisayara geçemem. Daktilo sesini duymazsam yaşayamam, zihnime kazınmış, o ses gelecek illaki, yoksa rahat edemem. Mesleğimin aşığıyım. Yalan dünya işte, bu gün varsın yarın yoksun, Cenabi Allah’ın takdiri, bir gün verdiği emanetini alır. Yaptıysak bir hayır bizimle gider, oda yoksa biz yapayalnız gideriz. MİLLETİN ARZU HALI BİTMİYOR Bu dükkânda nemi yapıyoruz? Söyleyeyim; Sağ olsun İmranlı’nın arzu hali bitmiyor. Onlar anlatıyor biz kâğıda döküyoruz, ilgili makamlara iletiyoruz. Kabul olanda var olmayanda. Öncede dediğim gibi göç çok buralarda. Herkes köyünü terk edip gidiyor. Kadastro İmranlı’ya geldi geleli davalar bitmiyor. Yeni yetmeler yerini yurdunu pek bilmiyorlar, malına sahip olmak istiyorlar, yazıyoruz çiziyoruz, araziyi bilen yok, şahit bulamıyoruz öyle gidiyor. Vatandaş bizden memnun bende onlardan memnunum. Mesleği bırakmak istiyorum, o beni bırakamıyor. Bir sarmal içerisindeyim. Vatandaşın bir davasını alıyorum, devam ederken bir başkası geliyor alıyor, davanın biri bitiyor biri devam ediyor. Biri peşinden gelince halka uzanıp gidiyor, bu gidişle bırakamam. Ne zamanki parmaklarım daktilo tuşunda titreyip kalacak, yazamayacağım o zaman ancak bırakırım. 12 EYLÜL ZİHNİMDE KAZILI Unutamadığım çok anılarım var tatbiki, Sivas’ta çalışırken otopsilere, şüpheli ölümlere, zehirlenmelere kâtip olarak giderdim, insanların perişan hallerini hiç unutamam, bazen insanda yazacak takat kalmaz. 1980’de 12 Eylül darbesinde görevli olarak Erzincan Sıkı Yönetim Mahkemelerine geçici olarak görevlendirildim. Ben yeminli kâtibim, ettiğim yemin hala geçerlidir. Bu Mahkemelerde yazdıklarım benim için sır sayılır, zihnimde kazılıdır. Çok şeyler var lakin anlatamam. Israr etmeyin söyleyemem, benimle mezara kadar gider” Zühtü Bey’e ısrar etmeme rağmen yeminine sadık kalarak 12 Eylül sırlarından vermedi. Ben alamadım, belki bir başka arkadaşımız alabilir. Her hali ile devlet memurluğu geleneğinden geldiğini belli ediyor. Daktilosuna dokunuşu, ona olan sevgisi gözlerinden okunuyor. Daktilodan çıkardığı son karara bakıyorum harika bir hizalama var. Bu yazıyı alan makam herhalde ilk bakışta 10 puan verir. Bilgisayarda bile her babayiğit bu hizalamayı yapamaz. Dava takipçisi Zühtü Beyden öğrenilecek çok şeyler var, İmranlı’da yaşayan öğretmenlerimiz onu ziyaret etmeli, öğrencilerini o büroya götürüp oranın havasını aldırmalıdırlar. Yine İmranlı bürokrasisi hukuk bürosuna uğramalı Zühtü Beyin arzu halini dinlemeli, bir çay içimi kadar en az kalmalılar. İmranlı Kaymakamı Hasan Meşeli Bey, İlçede “Ailemizin Çınarları” adlı bir sosyal proje başlattı, izliyoruz, çınarlardan haberdar oluyoruz. Kaymakam Bey’den istirhamımdır. Hemen yanınızdaki, her gün önünden geçtiğiniz bu fakirhaneye bir uğrayınız, aradığınız çınarlar oradalar belki arzu hallerini size daha iyi anlatırlar.
Kâtip Zühtü halim yazmış Benim derdim bu değil ki Mahkemeler anlamamış Bahtım kara ne deyim ki |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |