Cemalettin OLGUN
ceolgun@gmail.com
KATRAN BABA
20/05/2020
Memleketimize "41 kere maşallah" diyelim. Allah her şeyi esirgemeden vermiş, suların bolluğundan Suşehri olmuş. 1 Ali Bey Ziyareti Ekinözü Köyü- Karabayır nevkii Koyulhisar Hasan Eroğlu 'beyin tespit ettiği liste bu şekildedir. Başta kendisi olmak üzere isimleri zikredilen 41 şahsiyet için dileyen okurumuz birer Fatiha okuyabilir. Şeyhlerden, dervişlerden medet umacak değiliz. Lakin bu cengaver, saygın zatlar bölgelerinin müslümanlaştırılması, Osmanlı topraklarına katılması için görevlendirilmiş elçilerdir. Vakti zamanlarında çok çileler, cenkler yapmışlar, şehit olmuşlar, gazi olmuşlar. Aslında var olup listede olmayan onlarca ziyaretgah mutlaka vardır, bilen arkadaşlar dergimiz ile iletişime geçerlerse listeye ilave yapar güncelleriz. Listedeki derviş isimlerinden anlaşılacağı üzere şahısların ten rengini öne çıkaran lakaplar çokcadır. Kara baba, Ağ baba, Ağca Koca, Arap Üzengi, Kara Yakup, Sarı Yusuf, Çakır Baba, Katran Baba gibi. Renklerle anılan erenlerin aynı zamanda yiğit cengaverler olduklarını düşünmekteyim. Asırlardır varlıklarıyla insanlara manevi duygular veren dervişlerimizin şecereleri, kitapları, belgeleri yok denecek kadar azdır. Muhafaza edilememiştir. Hakikatte vardır, arşivlerde bir yerlerde okunmayı bekliyordur, sırası gelince okununca gün yüzüne çıkabilir. Anadolu insanımız kitap, belge saklayamasada sağ olsunlar yüzyıllardır ziyaretgahlarını unutmamışlar, nesilden nesille aktarabilmişler, efasanelerini, hikayelerini, manilerini, deyişlerini zamanımıza kadar intikal ettirmişler oralardan çıkarımlar yapabiliyoruz. KATRAN BABA ZİYARETGAHI Sarıca bir dervişim hikmeti iştigalim zift-i may Levni fani Cihan ümmetindir bana kafi nurlu ay "Katran Baba" deyince katran karası gibi bir pir-i fani aklımıza gelir, ancak O, sarıca uzun sakallı, sarı tenli bir dervişmiş. Yukarıdaki beyit ile kendisini anlatmış. Beyit halk arasında söylenegelmiş, eski cenk kitaplarının, Mızraklı İlmihallerin boşluklarına yazılmış haliyledir. Katran Baba " işim gücüm su gibi olan zift- kara katranla uğraşmak ancak tenimden dolayı sarıca bir şeyhim, benzim sarı işim zifiri kara diyor. Devamında, renkli fani dünyalar ümmetin, sizlerin olsun, bana gece karanlığında ışık saçan loş aydınlık yeter". Derviş işte, ışıldayan dünyaları neylesin, azıcık pırıltısı olan bir aydede gecesini gündüze çevirsin yeter. İlim almak isterseniz Sarı Şeyh'e gelin aydınlanın. Çatlayan nasırlı elleriniz, ayaklarınız varsa, hayvanatınızın toynakları hastalıklıysa Katran Baba'ya gelin dertlerinize derman olsun. Destursuz bölgesine girerseniz o zaman dikkatli olmalısınız karşınızda Fatihih'in öncü beyi tüm heybeti ile durmaktadır. İleride Katran Baba'nın 3 müstesna kişiliğinden bahsedilecektir. Şimdi Baba'nın nerede olduğuna bakalım. ZİYARETGAH NEREDE ? Kartran Baba ziyaretgahı Sivas Suşehri Polatderesi Karacaören Köyü'nün kuzey doğusunda 5 Km. mesafedeki Katranlı mevkisindedir. Keşane yolu doğsunda, Eyi görmezin taşı Kuzeyinde, Kemal yurdu ise batısındadır. Bu mevki isimleri mahalli isimlerdir. Yer aynı zamanda Cevizliköy'ün Yaylası'nın bulunduğu alan içerisindedir. Hemen yanında Karataş mezrası vardır. Katranlı dağlarından, Maden burnundan, Şebe tepelerinden, Başyurt'tan süzülüp gelen suların dere olup aktığı çayırlık bir yerdedir. Buradan akan dereye Antik'in deresi'de denir. Derenin suları az ilerde Polatderesi şenliklerinin yapıldığı şölen alanına yakın yerden geçen Zırman suyuna karışıp Akşar deresinden Suşehri barajına kadar iner. Çocukluğumda bu mevkiye gelince içimize bir ferahlık çökerdi. Katran Baba'nın evi tabir edilen kalın tomrukların yıkılıp yere serilen kalıntılarına bile el süremezdik. Asırlardan gelen bir hassasiyet olsa gerek sesimiz soluğumuz çıkmazdı. Bu bölgeye çevre köylerden, yaylalardan sürekli ziyaretçiler gelir, bazen kurbanlar kesilir orada bulunan kişilere çobanlara dağıtılır, büyükler topluca namaza dururulardı. Gelenek icabı ağaçlara çaputlar bağlanırdı. Şimdi öğreniyoruz ki bu allı yeşilli bezleri bağlamak hurafeymiş. KATRAN BABA FATİH'İN AKINCI BEYİMİ? Rıvayetlere göre Fatih Sultan Mehmet han, 1473 senesinde Otlukbeli meydan muharebesine giderken Tokat üzerinden, Koyulhisar'a oradan Geminderesi köylerinden Camili köyüne gidip konaklar, buraya bir cami yapılması emrini verir. Camiliköy'den hareketle savaşa gireceği Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın himayesinde bulunan Akşar-ı abadı almak için Bağdat yolu olarak bilinen güzergahı takip ederek Katranlı hanlarına ulaşır. Katranlı o zamanlar Suşehri'ni Zara'ya ve Sivas'a bağlayan ticaret yolu ortasında tek konaklama merkeziymiş. Günlerden Cuma imiş, Cuma namazı kılacak cami olmadığından hanların bulunduğu çayırlık alanda himayesindeki askerler ve orada yaşayan halk ile Cuma namazını eda ederler. Ferman buyurur, derhal buraya bir cami yapılsın Cuma namazları burada kılınsın, caminin giderleri için eski adı Taşır, şimdiki adı Cevizli köy ahalisinden arazi tahsis edilmesini ister. Yaşı biraz ilerlemiş, ilim irfan sahibi akıncı neferlerinden Sarı Derviş'i ve birkaç arkadaşını Katranlı'da bırakarak yola revan olurlar. Hasan Eroğlu'nun, Katranlı yaylası için tespit ettiği Hüccet-i Şer'i kararı (Şer'i mahkemelerde düzenlenen hukuki belge) "Ahaliyi karyeden Köşk (veya Cevşek'de okunabilir) oğlu Ali bin Ali nam ahzarında ikrar-ı tamim ederler ki iş bu baisul vesika Ali nam kimsne eba en ced komşumuz olup mal ve davarların idarece zaruret olduğundan naşi karyemiz toprağının hududu kaim yaylamız ki Katranlık demekle maruf bir tarafan keşane yolu (doğuya düşer) bir taraftan Eyugörmez'in taş (kuzeye düşer), bir taraftan Kemalyurdu (batı)bir taraftan Başyurt Yaylası (Gemin tarafına düşer) ile iş bu hudut ile mahdut olunmuş katranlı Yaylası var. Ba beratı ali şan ile Katranlık nam vaki camii şerifin tamir temrinine merbut olunmuş yaylakı-ı kadimimizin hududu dahilinde olan Yazır deresinde vaki Palutlu çıkurun kuz tarafına mal ve davarların idaresi içün bir bab ağıl ve küşadına tarafımdan iş bu merkumu Ali iltimas ve ilticası olduğundan ve merkunise kadimden komşumuz olup karyemizin hissesine isabet etmiş hidamet ve teklifatlarından komşu meyanesi bir kıta hüccet-i şerif ketebe olunup merkum Ali yedine ita olundu. Fi. Zilhicce 1270 (1854) Suşehri'nin Şehir Tarihçesi S. 257-258 Fatih Sultan Mehmet Han 1453'de İstanbul'un fethi ile yeni bir çağ açmıştı. Bundan 20 yıl sonra 1473 yılında Suşehri topraklarına yaklaşık 250 Km. ilerde Otlukbeli'nde Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'ı mağlup ederek çağ açmasa da yeni bir çığır açtı, Anadolu'ya hakim oldu. Otlukbeli savaşını merak eden arkadaşlar kaynaklardan detaylı okuyabilirler. Halk arasında dolaşan, bir kısmını yukarıda yazdığım rivayetlere bakalım: Kitaplarda yazılan savaşları , hikayeleri, romanları okur geçeriz. Olayların geçtiği yerlerin coğrafyasını bilmezsek hayalimizde canlandırıp dondururuz. Ancak olay yeri yaşadığımız, görüp geçtiğimiz yerler olunca sorgularız, bazen hayal kırıklığına, bazen yer uyumuna hayran kalırız. Rivayetlerde geçen yerlerin tanığı olarak gözlemlerimi paylaşmak isterim. 2014 yılında Koyulhisar'ın en büyük köylerinden Yukarıkale Köyündeki Fatih'ın yapılması için emir verdiği Fatih Camisini görmek için gittim. Yerel halk, rivayette olduğu gibi Fatih Otlukbeli seferine giderken askerleriyle burada konaklıyor, buraya cami yapılmasını emrediyor ve cami yapılıyor. Cami tamamen ahşaptan yapılmış dik dörtgen şeklinde el yordamı ile işlenmiş tek katlı kubbesiz güzel bir yapıydı. İçerisine girilince kendimi tüy gibi hafif hissetmiştim, her detay insana gülücük veriyor gibiydi. Herhangi bir kitabesi yoktu önceden varmış, kaybolup gitmiş. Şimdi bu güzelim camiyi maalesef yerinde bulamazsınız. Ecdattan yadigar bu mütevazi camiyi yerle bir edip yerine beton kütlesi kondurmuşlar. Fotoğraf 2014 yılındaki Fatih Camisinin iç kısmıdır. Fatih Sultan Mehmet han, cami haricinde Yukarı Kale ve Aşağı Kale Köylerine köprülerde yaptırmış. 1870 tarihli belgede bu köprülerin tamirinden bahsedilir. Belge içeriğindeki bölüm " Karahisar-ı Şarki sancağına bağlı Koyulhisar kazasında olup düzeltilip onarılan Fatih Sultan Mehmed'in inşa ettiği ve birbirine iki saat mesafede Aşağı Kale ve Yukarı Kale önlerinde ve büyük nehir (Kelkit) üzerinde olan köprünün keşfi....." Belgeyi Levent Kürşat Kırca bulup yayınladı. Fatih ordusuyla birlikte Yukarı Kale Köyünden kalkıp yaklaşık 45 Km. ilerideki Camili köyü 'ne gitmesi muhtemeldir. Camili Köy'e gidenler bilirler, Fatih'in yapılmasını emrettiği caminin yerinde yeller esmektedir. Gemin asfaltına yakın bir yerde dört başı mamur bir camı yapmışlar, Fatih camisi niyetine gidip ziyaret ediyoruz. Yukarı Kale halkı yine insaflıymış, eserini 2016 yılına kadar korumuşlar. Camili Köy'den kalkıp yola çıkan Fatih ordusu Gemin suyunu geçip Fatma Ana tepesinden aşıp Soğan Ovası'na, oradan Katranlı hanlarına varması için 20 Km. yol gitmeleri gerekiyor. Cuma günü erkenden yola çıkan ordu bu mesafeyi Cuma vaktine kadar alabilir. Cumayı eda eden ordu Polatderesini takiple 20 Km. ilerideki Akşar-ı Abad'a ulaşabilir. Muhtemel güzergah. Fatih Sultan Mehmet Han ordusuyla Uzun Hasan'ı yenmek için yola revan olsun biz Katran Baba'ya dönelim. Ol Şafiiki derman verir kullara, El fakiri Sarı şeyhde kim ola, Revan olur kervan düşer yollara. Kara katran bezirgana can ola. Ferman padişahtan olunca Sarı Şeyh kendisine yabancı olan bu mevkide kalmış, bildiklerini etrafıyla paylaşmış. Üç özelliği varmış. Birincisi irfan sahibiymiş hocalarından aldığı bilgileri Anadolu'nun bu köşesinde yaşayan, konaklama alanına gelip giden kim varsa ilim almak isteyenleri aydınlatmış. Cevizli Köy 'de bulunan Ali Baba ve Cevizli Köy Evliyası Sarı Şeyh'in yetiştirdiği zatlar olduğu söylenmektedir. Karacaören Köyünden Şeyh Ahmet efendi kış aylarında dahi zaman zaman Cuma günleri yaya olarak Katran Baba ziyaretgahına gider orada namazını eda edermiş. Soranlara "Sarı Şeyh ve orada yatan şehitlerle Cuma namazımızı eda eyliyoruz" dermiş. İkinci olarak serde cengaverlik olduğundan iyi at binermiş, bileğini bükebilecek, kılıç darbelerine karşı koyacak yiğit yokmuş. Katranlı mevkiine yakın Acemin çayırı denen yerde çifçiler tarla sürerken boyu bir metreyi geçen kılıçlar, bir karış uzunluğunda demirden mızrak başları bulmuşlar. Karacaören'li Muhtat Yalçın bu kılıcı eski düğünlerde şenlik olsun diye eline alır sağa sola sallardı. 1970'li yıllarda Muhtat efendiye kılıcın fotoğrafını çekeyim dedim, sağ olsun eve gitti her tarafı aradı taradı bulamadı, "kim bilir hangi cehenneme attım, evi talan ettim yok, elime geçerse haber veririm çekersin" dedi, bir türlü bulunamadı. Katran Baba'nın üçüncü özelliği nasır bağlamış, kuruyup çatlamış derilere yaptığı bir karışımla çere olması, hekimlik yapmasıymış. O yıllarda hayvanlar dabak olunca, uyuza yakalanınca, parazitlenince Katran Baba'ya getirirlermiş, sıvı haline getirdiği katran karışımını sürer iyileştirirmiş. Handa konaklayıp yola çıkacak olan kervan katarının tırnaklarını, toynaklarını, yaralarını tedavi edermiş. Şifa dağıtan kişiliği öne çıkınca günümüzde de geçerli olan yukarıdaki deyişini söylemiş. "Şifa veren Mevla'dır, dermanı o verir kullarına. Şu garip, fakir, aciz şeyhte kim olaki" demiş. Derviş doğru buyurmuş şafi olan yaradandır, kullarının şifasını ancak o verir. Katran Baba bulunduğu mevkide kayalıkların toprak katmanlarının arasında kara bir maden keşif etmiş. Maden parçaları kızgın ateşte eriyince taş ve topraktan ayrılarak sıvı haline dönüşmüş, önceleri bu sıvıyı aydınlanmada kullanmış, daha sonra sıvı içerisine keven yağı, kekik ve diğer otlardan karıştırıp ilaç yapmış, hastaların derdine dermen olmuş. Fatih'in yadigarı Sarı Şeyh bu yüzden Katran Baba olmuş. Katran Baba'nın buluşu o devirden günümüze kadar intikal etmiş durumdadır. Dervişin son çırağı, son halkası Cavit Şimşek'tir. Katranlı mevkiindeki ocaklardan çıkardığı katran taşlarını eritip tenekelere koyarak İstanbul'a getirip şifa bulmak isteyenlere çare oluyor. Çırak Cavit'e katran intikal etmiş lakin Katran Baba'nın karışımı geçmiş mi bilmiyorum. Bel ağrıları için kara katran'a yatırılanlar şifa bulduklarını söylüyorlar. Fotoğrafta son halka Cavit Şimşek katran çıkarırken görülmektedir. Kapak fotoğrafında görülen maden artıklarını Katran Baba'nın bulunduğu mevkiden almıştım. Uzun zamandır duruyordu, yazı için fotoğraflarken üzerinden yüz yıllar geçmesine rağmen hala katran kokuyordu. Haliyle bu yazı katran kokusu ile yazılmış oldu. Katran denince akla çam ağacının köklerini, çıralarını kesip bir kap içerisinde eriterek elde edilen Kara Katran gelir. Derviş Baba çam kesilmesini istememiş bu yüzden topraktaki katran kayalarını eriterek bu şifalı katranı bulmuş. Burada gecesini gündüzüne katan yorulma nedir bilmeyen define avcısı arkadaşlara bir çift sözüm olacak. Hazineyi başka yerde aramayın, hazine tamda burasıdır. Tonlarca katran rezervleri toprağın altında yatmaktadır. Girişimci olun, Katran Baba'nın hazinesi kara elması bulup işletin ülke ekonomisine katkınız olsun. KATRAN BABA'NIN EVİNE NE OLDU 1970' li yıllarda dağlarda maden aramak revaçtaydı. Atına binen meraklı madenciler dağ tepe gezerlerdi. Karacaören Köyünden Gülpaşa Eren (1926-1988) Allah rahmet eylesin. Katranlı'daki bizim dokunamadığımız yıkılıp yerle bir olan Katran Baba'nın evinin tomruklarını taşlarını çıkarıp bir kenara koymuş. Baba'nın katran depolarını aramış. Gülpaşa Eren uzun uğraşlar sonucu toprağı kazıyınca binanın altında zamanla kaya şeklini almış tonlarca saf katran bulmuş, bir kısmını alıp evine götürmüş. Bir kısmını Traktörlerle İmranlı'ya götürüp taş kömürü niyetine satmış. Bulduğu katran'ı tetkik ettirmek için Sivas'a götürmüş "bu başlangıç madeni" deyip göndermişler. Diğer madenciler duyunca gelen giden çok olmuş, numune alıp gidenler olmuş, katran deposu talan edilmiş. Ancak katran alanını ciddi bir şekilde inceleyen olmamış. FATİH'İN YADİGARI KATRAN BABA ZİYARETGAHI YENİDEN YAPILMALI Rivayetler, hikayeler ve deyişlerde ilaveler, eksiklikler olsa bile içerisinde mutlaka Katran Baba'nın katran kayalarındaki kara elmas damarı gibi hakikatlerde vardır. Bundan 40-50 yıl öncesine kadar evi mezar yeri, cami temelleri ev pegleri görünür olan Katran Baba'nın mekanı tekrar eski günlerine döndürülmeli. Cevizli köy muhtarı Nuri bey, sağ olsun, oraya yakın bir yere mescit inşaatı başlatmış, henüz bitmemiş. Muhtar Nuri Ahmet Çelik'e yardımcı olmak gerekir. Mescit o bölgedeki yaylacıların ibadet ihtiyacı için Katranlı yaylasına yakın yapılmış. Asıl yerine yapılsaydı daha uygun olurdu. Atalardan yadigar, beş yüz yıllık mazisi olan Katran Baba Ziyaretgahının asıl yerinde yeniden yapılması el an yaşayan torunlarının boynunun borcudur. Bu konulara hassasiyet gösteren Suşehri'li Cevizli Köy'lü ve Polatdersi Köylerindeki yardımsever arkadaşlardan veya bu işi tek başına üstlenebilecek iş insanlarından KATRAN BABA ZİYAYRERTGAHI'nı ihya etmelerini temenni etmekteyim. Nasibi olup yaptıracak olanlardan Allah razı olsun. Sarı Şeyh Katran Baba'nın ruhu şad olsun
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BAL HATUN CAMİİ / Levent Kürşat Kırca & Cemalettin Olgun - 28/04/2020 |
SUŞEHRİ BAL HATUN CAMİİ Levent Kürşat Kırca & Cemalettin Olgun |
TÜRK KAYAKÇILIĞI SİVAS SUŞEHRİ BULDUR KÖYÜNDE BAŞLADI - 19/02/2020 |
TÜRK KAYAKÇILIĞI SİVAS SUŞEHRİ BULDUR KÖYÜNDEN BAŞLADI |
HASAN MEŞELİ İstikbalin Valisi İmranlı Hanelerinde - 18/06/2019 |
Ne yanar kimse bana âteş-i dîlden özge Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayrı / Fuzuli |
Anıtkabir İnşaatında Çıkan Tüneller - 15/06/2019 |
ABDURAHMAN USTA'NIN ANILARI |
Kapıdaki Yüzler - 16/10/2018 |
KAPIDAKİ YÜZLER |
VELİ BABA TÜRBESİ - 17/01/2018 |
VELİ BABA TÜRBESİ BİR HUZUR BELDESİ |
ŞAH TEPE - 01/04/2017 |
İmranlı Haber dergisi. 10. Sayı. Mart.2017 |
TARİHİ İMRANLI ÇEŞMESİ - 01/06/2015 |
HARBDAN HATIRA |
TARİHTEN GÜNÜMÜZE KÖY MUHTARLARMIZ - 05/03/2014 |
MUHTARLIK TARİHÇESİ |
Devamı |