Pazar günü yapılan Suşehri derneği genel kuruluna katıldım. Konuşmacıların  katılım çok az diye serzenişte bulundukları çok az katılanlardan biri de bendim.

Pazar  günü olduğu için şehirlerde genellikle geç kalkılır,bir hafta sonu tatilinde keyif yapalım derler.Bence haklılarda bu davranışlarında.Bir hafta boyu binbir  türlü sıkıntı,şehrin stresi,gürültü,trafik ve buna benzer bir sürü etkenden dolayı bunalımlı bir yaşam. E.! ne yapalım gülü seven dikenine katlanır.

Gelelim asıl meseleye;Suşehrili olmak veya suşehrinde doğmak değil  ona ne kadar sahip çıkmak ve ne kadar değer verdiğmize bakmak gerekir.Bir vefa  örneği olmak Onu tutup kaldırmaktır ayağa.Neden ? Çünkü seni doğuran büyütüp adam olasın diye şehirlere gönderen bir şehri  kaderine terketmek,gelişen ve değişen yüzyılda Onu geri  kalmasına razı olacak bir tutum içinde olmamalısın.Makam ve mevkii seni  değştirebilir, fakat sen toprağından ve suyundan aldığın gıdalara, havasından Aldığın nefeslere, kültüründen aldığın karaktere sahipsen içinde suşehrili olma bilincini asla unutamazsın.Hani derler ya  senin toprağında ve mayanda bu var.

Suşehrili olma bilinci hiç şüphesiz her hemşehrimizde vardır.Önemli olan ona sahip çıkmak ve yapabileceğimiz  ne ise onu yapmaktır. O  bir ekonomik yatırım,ticari bir girişim,kültürel bir destek,zanaatkar bir çalışma,velhasıl gücümüz neye yetiyorsa onu yapmaktır.Tabi bunları yaparken birlik ve beraberlikten asla taviz vermeden,insanları ve doğayı yıkıp dökmeden yapmaktır.

Bazı işler  bazen az adamlada yapılır.Yeterki samimi ve iyi niyetli olunsun.Tarih az olanların çok olana galip geldiği destanlarla doludur.

Niyet hayr akıbet hayr olsun inşallah….